Biz, iyi insanlardan oluşan bir toplumuz. Çoğunluğun iyi olduğu toplumlarda kin gütmek az rastlanan bir tutumdur. Bizde kusurlar hemen unutulur çünkü kusurları görmek, onları sürekli yüze vurmak, yeri gelince ortaya çıkarıp karşıdaki kişi için bir silah olarak kullanmak hoş karşılanmaz. Bu yüzden kusurları örtmek esastır. Belki de bu düstur bir tür huy, bir tür haslet halinde geldiği için toplumsal hafızamız kötülükler konusunda hayli zayıf. Eğer bundan değilse bu unutkanlığımız, iflah olmaz bir hastalığa düçar olmuşuz demektir. Aynı delikten defalarca kez ısırılacağız demektir. Peygamber Efendimiz’in hadisine dikkat edelim.

Gazze’de hepimizin gözü önünde bir soykırım yaşandı. Kendi toprakları üzerinde huzurla yaşamak isteyen, orada doğmuş ve orada yaşayıp orada da ölmek isteyen masum insanların üzerine her gün bombalar yağdı, ateşler açıldı, tanklar yürüdü. Rîm’i herkes hatırlıyor değil mi? Dört evladını yitirmiş bir baba vardı, onları bir göçük altında arıyordu ve ben bittim diye diye ağlıyordu hani. Hatırlıyoruz hepimiz. Hastanede kendi çocuğunun şehadet haberini alan bir doktor vardı. Evlatlarının şehadetini haber alan İsmail Haniye vardı, sonra kendisi de evlatlarına kavuşmuştu hani. Hani Yahya Sinvar vardı, kendisini kayda alan drona son nefesinde dahi cihat duygusuyla elindeki sopayı fırlatan kahraman, hatırlıyoruz. Hani ekrana çıktığında âlem yiğit görüyordu, hani ekrana çıktığında hepimiz bir İslam komutanı karşısında hazırolda bekler gibi dinliyorduk, hani ekrana çıktığında düşmanın tir tir titrediğini biliyorduk, Ebu Ubeyde idi adı. Kaç kişinin idealindeki kahraman oldu. Kaç kişi onun şehadet parmağını kaldırıp yaptığı konuşmayla izzet nedir, öğrendi. Cennet geniştir, nice yiğitler vardır orada, ama bir yiğit şehit daha kazandı. Binlerce şehidimiz var. Bunun adı soykırım. Bu soykırım dünya genelinde öyle yankı buldu ki soykırım karşısındaki o izzetli duruş sayesinde birçok insan İslam’ı araştırdı, Müslüman oldu. Bu soykırım dünya genelinde boykotu da bir yaşam normali haline de getirdi. İnsanlar İsrail markası olan ürünler yerine yerli ürünleri tercih etmeye başladı. Bazı markalar doğrudan hedef alındı ve birçok yerde bunun etkisi görüldü, açıklamalar yapıldı, indirimler yapıldı, mağazalar kapandı.

Peki şimdi ne yapalım? Ateşkes sonrasında Gazze için her şey bitmiş mi olacak? Hayır, bunu herkes biliyor ki şeytanın orada başka planları var. Biliyoruz ki ikiz kuleleri kendisi yıkıp Afganistan ve Irak’ı kan gölüne çeviren yine bahanesini hazırlar. Biz biliyoruz ki silahsız insanlara okullarda, hastanelerde gece gündüz bomba yağdırıp orada Hamas vardı diye bahane bulan yine bulur, üretir bahanesini. Biz yine anlatacağız Gazze’yi, Kudüs’ü. Biz yine anlatacağız canilerin insanlık cinayetini. Zaman ve mekan fark etmeksizin meselemiz yine Gazze olacak. Ateşkesten sonra üstüne ay yıldızlı tişört giyen Gazzeli çocuklar varken bu mesele bizim değil mi diyeceğiz? Mesele kalmadı mı diyeceğiz? Yardıma devam edeceğiz, ama boykota da devam edeceğiz. Yerli ürünlerimiz, soykırım olmasaydı bile yabancılar karşısında tercihimiz olmalıyken insanın insanlığını tartıya koyabileceği bu soykırım karşısında toplumsal hafızamızı korumak, insaniyet namına zalimin düşmanı olurken, mazlumun kolunu kanadını saracak şifacısı da olmak zo-run-da-yız.

Harun Yakarer